-
1 односторонний
1) врз tek yanlı; tek yönlüдоро́га с односторо́нним движе́нием — tek yönlü yol
односторо́нняя ткань — tek taraflı kumaş
односторо́ннее разви́тие — перен. tek boyutlu gelişme
односторо́нний подхо́д к пробле́ме — перен. soruna tek yönlü yaklaşma
2) tek yanlıодносторо́нние уси́лия — tek yanlı çabalar
в односторо́ннем поря́дке — tek yanlı olarak
-
2 порядок
м1) düzenнавести́ поря́док в ко́мнате — odaya düzen vermek, odaya derleyip toplamak
в ко́мнате не́ было поря́дка — odada çekidüzen kalmamıştı
привести́ себя́ в поря́док (оправиться) — kendine çekidüzen vermek
привести́ в поря́док во́лосы / причёску — saçına çekidüzen vermek
2) ( строй) düzenпопы́тки восстанови́ть колониа́льные поря́дки — sömürge düzenini yeniden kurma girişimleri
созда́ть но́вый междунаро́дный экономи́ческий поря́док — yeni bir uluslararası ekonomik düzen kurmak
3) (обычай, обыкновение) adet, düzenпо заведённому поря́дку — kurulu düzene uyarak / uyularak
4) ( последовательность) sıraпоря́док слов в предложе́нии — грам. kelime düzeni
счита́ть в обра́тном поря́дке — sayıları ters saymak
расположи́ть что-л. по поря́дку — sıraya koymak
поря́док движе́ния (на ма́рше) — yürüyüş sırası
5) (способ, метод) usul (- slü), yol, düzenпоря́док вы́дачи виз — vize ita usulü
поря́док сбо́ра чле́нских взно́сов — aidat tahsil düzeni
я э́то говорю не в поря́дке кри́тики — bunu tenkit bakında söylemiyorum
в суде́бном поря́дке — mahkeme yoluyla
в односторо́ннем поря́дке — tek yanlı olarak
6) (свойство, качество) türявле́ния одного́ поря́дка — aynı türden olgular
ассигнова́ние поря́дка ста миллио́нов рубле́й — разг. yaklaşık yüz milyon rublelik tahsisat
7) (построение, строй) düzen, nizamприня́ть боево́й поря́док — savaş düzenine girmek
••всё в поря́дке — herşey yolunda
у маши́ны мото́р не в поря́дке — arabanın motoru işlemiyor / arızalıdır
для поря́дка — adet yerini bulsun diye
поря́док дня — gündem
См. также в других словарях:
tek yanlı — sf. Tek taraflı Tek yanlı düşünme gerçekleri görmeye engeldir … Çağatay Osmanlı Sözlük
tek — 1. sf. 1) Eşi olmayan, biricik, yegâne Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir. Y. Z. Ortaç 2) is. Birbirini tamamlayan veya aynı türden olan nesnelerden her biri Dirseği hafifçe dizime dokunuyor ve bir saçı, bir tek tel saçı kaşının… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tek taraflı — sf., mec. 1) Bir yanı, tarafı olan 2) Tek bakış açısı olan, tek yanlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yanlı — is. Yandaş Birleşik Sözler tek yanlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
tek yanlılık — is., ğı Tek yanlı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirim bilimcilik — is., ği, fel. Gerçekliği tek yanlı olarak yalnızca dirim bilimsel açıdan inceleyen, organik yaşamın kavramlarını öteki gerçeklik alanlarına da uygulayan görüş … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşılıksız aşk — is. Kişinin kendince yarattığı aşk, tek yanlı aşk … Çağatay Osmanlı Sözlük
ruh bilimcilik — is., ği, fel. 1) Özellikle din, sanat, ahlak vb. olayları tek yanlı olarak yalnızca ruh bilimsel açıdan inceleme ve açıklama, psikolojizm 2) Ruh bilimini bütün bilimlerin ve felsefenin temeli yapma eğilimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
us dışıcılık — is., ğı, fel. Yaşamda ve bilgilerde us dışı ögelere tek yanlı olarak ağırlık veren, sezgi, sevgi, duygu ve içgüdüleri bilginin kaynağı sayan görüş, akıl dışıcılık, irrasyonalizm … Çağatay Osmanlı Sözlük
yararcılık — is., ğı 1) Ahlaki iş ve davranışlarda yararın ilke edinilmesi 2) fel. Doğruluğu ve gerçekliği tek yanlı olarak yalnızca hareketlerin sonuçları ve başarıları ile değerlendiren öğreti, faydacılık, pragmatizm … Çağatay Osmanlı Sözlük